Sıkça Sorulan Sorular
İyot eksikliği dünyada guatr hastalığının en sık rastlanan sebebidir. Piyasada iyotlu tuzlar bulunmasının en büyük nedeni budur. İnsanların yemeklerine ek olarak iyot koymaları oldukça tehlikelidir. Fazla iyot ta guatra neden olabilir. Aynı zamanda hipotiroidizme veya hipertiroidizme de neden olabilir, ayrıca Hashimoto tiroiditini de alevlendirebilir.
Hastaların yeni herhangi bir semptomla karşılaştıklarında bunu asıl hastalıklarına yormaları bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla tiroid hastalığı nedeni ile tedavi gören hastalarda da davranış değişiklikleri, halsizlik gibi problemlerle karşılaşılabilinir. Ancak esas olan uygun tiroksin dozu ile tedavi verilirken kan dolaşımındaki ve dokulardaki tiroid hormon düzeyi normal olacak ve neticede tiroid bezi ile ilgili herhangi bir belirti ile karşılaşılmayacaktır. Burada rastlanan normal bir insanın karşılaşabileceği problemlerdir. Bazı insanlarda bu değişiklikler o kadar geniş bir aralıktadır ki bu belirtiler tiroid ile ilgili olarak nitelendirilemez bile.
Aslında tiroid fonksiyonları için kullanılan kan testleri aşırı derecede doğru ve kesin sonuçlar verir. Dahası TSH (tiroid uyarıcı hormon) için yapılan kan testleri daha kesin netice verir. Tiroid fonksiyonları düşük olduğu zaman ilk yükselecek test TSH testidir. Ayrıca tiroid hormon düzeyleri düşmeden önce yükselmeye başlar. Bu, kompanse hipotiroidizm olarak adlandırılır. Bu halde tiroid hormon düzeyleri halen normaldir; hasta kendini normal hisseder ancak TSH tiroid bezinde bir problem olduğunu göstermektedir. Eğer sizde TSH düzeyi normalse hipotiroidizm düşünülmemelidir. Önemli olan birçok durumun hipotiroidizmi taklit edebileceği; özellikle anksiyete, depresyon ve stresin bu durumla karışabileceğinin hatırlanmasıdır. Buna karşın gerçekte tiroid hastalığı olmayan insanların tiroid ilaç tedavisinden fayda görebileceği de doğrudur. Bunun sebebi plasebo denilen durumdur. İlacın kendisi aslında kişiye hiçbir fayda sağlamaz, ama kişi fayda sağlayabileceğini düşünüyorsa o zaman sağlar. Aslında gerçekte biz ilacın bize yararlı olacağını düşünüyorsak ve buna kendimizi ikna etmişsek kendimizi daha iyi hissederiz. Bazen bu plasebo etki uzun süreli etki gösterebilir. Ancak aslında kısa süreli etkilidir ve kısa sürede etkisi yok olur. Ayrıca tiroksini kendi başımıza almanın birçok tehlikeli denebilecek yan etkisi de mevcuttur ve kesinlikle bu yapılmamalıdır. Bununla beraber son olarak ateşin hipotiroidizmle hiçbir ilgisinin olmadığı da vurgulanmalıdır. Hipotiroidizmli hastaların ciltlerinin soğuk olduğu doğru olmakla birlikte bu birçok diğer hastalıkta da görülebilen bir durumdur. Bu kişiler anemisi olanlar, aşırı stres altında olanlar olarak sayılabilir.
Gözüken o ki çarpıntınız ve terlemenizin tiroid durumu ve tiroksin tedavisi ile ilgili hiçbir bağlantısı yok. Esas problem serum tiroksin seviyesinin tiroid hastalarının takibindeki uygun ajan olmadığıdır. Bu nedenle serum triiyodotironin seviyesi (total T3) dozun uygunluğu hakkında bize daha net bilgi verir. Diğer bir problem de T3 testinin insanlar için değişik anlamlara gelebilmesidir. T3 resin alımı denilen, normalde total serum T3 düzeyi ile ilgili hiçbir bağlantısı olmayan bir test vardır. Doktorların bile bu testlerle ilgili olarak kafası karışabilir. Total T3 testi radyoimmunassay testi denilen bir testle yapılır. Bu testin normal sınırlar olan 1,2-3,4 nmol/L düzeylerinde örneğin yaklaşık 2,1-2,8 nmol/L aralığında olmasını bekleriz. Eğer total T3 düzeyi bu aralıkta ise tiroid dozajı uygundur.
Şu vurgulanmalıdır ki birçok tiroid nodülü iyi huyludur. Sadece %20’lik bir tiroid nodül kısmı kötü huyludur ve bunların da birçoğu iyi bir prognozu olan tiroid papiller kanserleridir. Tiroidin kanseri genelde genetik geçişli DEĞİLDİR. Sadece bir tiroid kanser çeşidi genetik olarak geçer ve bu da medüller tiroid kanseridir. Bu da tüm tiroid kanserlerinin %5’ini oluşturur.
Doktorlar tiroid nodüllerinin zaman içinde büyümesi, ağrıya neden olması veya soluk borusuna baskı yapması konusunda endişelenirler. Bu nedenlerden dolayı cerrahi gözönünde bulundurulmalıdır. Tabii ki doktor tiroid nodülünün kanseröz olabileceğini düşündüğü için cerrahi önerir. Genelde tiroid nodülleri ilaç tedavisi ile küçülmez ve tiroid nodülleri için başka ilaç tedavisi mevcut değildir.
Tiroksin ile tedavinin iki prensibi mevcuttur; ya tiroid dokusu baskılanılmaya çalışılır ya da daha sık olarak hipotiroidizm tedavi edilmeye çalışılır. Guatr veya tiroid kanserinin önceki tedavisi için TSH’yı baskılamak uygun olacaktır. Ne var ki bir yandan hipotiroidizmi tedavi etmeye çalışırken bir yandan da ideal olarak TSH’yı baskılamak gereklidir. Son yıllarda TSH’nın tiroksin tedavisi ile baskılanılmasının osteoporoza neden olacağı kavramının yanlış olduğu kanıtlanmıştır. Çalışmalar kemik mineral yoğunluğunda hiçbir azalma göstermemiş ve supresif dozlarda tiroksin alınmasının osteoporoza neden olamayacağını kanıtlamıştır. Sadece Graves hastalığı olanlarda minimal de olsa osteoporoz riskinin olabileceğinden bahsedilmiştir.
Bu iki durum otoimmün tiroid hastalığı olarak adlandırılır; bu da her ikisinin antikorlarla ilişkili olduğunu gösterir. Aşırı çalışan tiroid halinde antikor tiroidi uyaran duruma neden olur ve bu da Graves hastalığına sebebiyet verir. Diğer yandan kız kardeşinizde de antikorlar mevcuttur fakat bunlar tiroid bezine zarar verir ve onun normal fonksiyon görmesini engeller. Her ne kadar bu iki durum birbirine zıt görünse de aslında birbiriyle yakın olarak ilişkilidir.
Tiroksin dozunu, gözlerle bir bağlantısı olmadığı için değiştirmenize gerek yok. Göz hastalığının tiroid bezinizin durumu ve tedavisi ile hiçbir bağlantısı yoktur. Aslında gözdeki problem yaklaşık 1 yıl içinde en üst düzeye çıkar ve birçok halde daha fazla ilerleme göstermez. Önemli olan eğer çok ilerleme gösterirse mutlaka bir göz doktoru tarafından tedavi edilmesi gerektiğidir.
Ne yazık ki herhangi bir emosyonel ve fiziksel stresin Graves hastalığını tetikleyip tetiklemediği henüz kanıtlanamamıştır. Buna karşın stresin immün sistemin üzerine etki edebileceği ve yatkınlığı olan kişilerde bu durumu tetikleyebileceği konusunda önemli ölçüde kanıt mevcuttur.
Evet. Her ne kadar hayatınızın sonuna kadar remisyonda kalabilirseniz de bu kesinlikle önceden tahmin edilemez. Tiroid durumunuz anormal olarak nitelendirilmeli ve en az yılda bir kez tetkik edilmelidir. Yavaşça hipotiroid konuma gelebilir veya hipertiroidizm durumu oluşabilir. Rekürrens durumu ağır stresle tetiklenir.
Anti tiroid ilaçlar genelde güvenilirdir. Majör yan etkiler %1, minör yan etkiler de yaklaşık % 3-4 oranında görülür. Beyaz küredeki en ani düşüş en sık görülen yan etkidir ve oldukça tehlikelidir. Ağır derecede boğaz ağrısı, ateş yüksekliği ile ilk olarak kendini gösterir. Eğer bu semptomlar nedeniyle hasta aniden tedaviyi durdurursa, iyileşme oldukça çabuk olur. En önemli olan da beyaz küre sayısı normale döndükten sonra bir an önce tedaviye devam edilmesidir. Toksik hepatit çok enderdir. Bununla beraber döküntü ve eklem ağrılarına da rastlanır. Hastaların %97’sinde herhangi bir yan etkiye rastlanmaz.
Aşırı derecede aktivite gösteren tiroid bezi için radyoaktif iyot tedavisi genelde orta dozda başlanır ve bu da insanlar için tehlikeli değildir. Ayrıca radyoaktivite en çok 2 mm’lik bir mesafeye etki edebilir. Bu tiroid bezinin komşu dokularına dahi etki edemeyecek derecede düşük bir dozdur. Radyoaktif iyot tedavisi sonrası diğer organ kanserlerinin riskinde artma söz konusu değildir. Dahası kısırlığa neden olma gibi bir durum da söz konusu değildir. Radyoaktif iyot tedavisi uygulandıktan altı ay sonra çocuk sahibi olmanın neredeyse hiçbir sakıncası yoktur. Doktorunuz zaten size belli bir süre tanıyacaktır (2-5 ay).
Tiroksin sentetik olmasına rağmen vücudunuzda yapılan tiroid hormonunun aynısıdır. Bu alabileceğiniz en güvenilir ilaçlardan biridir. Bu nedenle tiroksin tedavisi alan hastaların şikayetlerinin çoğu tiroksin tedavisinden çok bu tedavi ile ilgili kendilerinde olan endişedir. Tiroksin hamilelik sırasında veya emzirme döneminde de alınabilir. Plasentayı geçmez ve bebeği etkilemez. Diğer ilaçlar ile birlikte rahatlıkla kullanılabilir. Eğer bir gün ilaç almazsanız ertesi gün hiçbir şey olmaz veya eğer ertesi gün iki tablet alırsanız yine hiçbir problem çıkmayacaktır. Günün hangi saatinde ilacın alındığı önemli değildir çünkü zaten etki etmeye bir hafta içinde başlar. Bir hasta bu ilacı tüm hayatı boyunca kullanabilir.
Ağır hipotiroidizm hafıza kaybına neden olabilir. Ancak bu geçicidir ve sadece doğuştan gelen hipotiroidizm olgularında hafıza kaybı kalıcıdır. Çocuklukta veya erişkin dönemde oluşan hipotiroidizmlerde tiroksin tedavisi hafıza kaybında neredeyse tama yakın oranda iyileşme sağlar.
Gerçek baş ağrıları hipotiroidizm veya hipertiroidizm durumları nedeni ile oluşmaz. Ne var ki hem yüksek hem de düşük doz tiroid hormon düzeyleri baş ağrısını tetikleyebilir. Tiroid testlerinin birkaç hafta normal seyretmesi durumunda kalıcı baş ağrıları başka sebeplere bağlanmalıdır.
Dünyanın bazı yörelerinde içme suyu ile guatr görülme sıklığı arasında bağlantıların olduğu doğrudur. Bu çalışmalar gösteriyor ki guatr yapıcı organik bileşikler içme suyunu kontamine etmektedir.
Çocuklarınızda Hashimoto tiroiditi gelişme olasılığı var ancak bu tanı konulduğu ve tedavi edildiği sürece çok önemli değil. Kızlarda hastalığın görülme riski erkeklerden yaklaşık dört kez daha fazladır. Her yaşta oluşabilir ancak puberte sonrası nadir ve doğumdan hemen sonra da oldukça sıktır. Doğumdan hemen sonra görülen tiroidite postpartum tiroidit denir. Riski azaltmak için gerçekten yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur ancak çocuklarınızın aile doktorunuz tarafından takip edilmesi ve o gerekli görürse tiroid fonksiyon testlerinin yapılmasında fayda vardır.
İyoda karşı alerjiniz olsa dahi bu sizin Hashimoto hastalığınızı etkilemez. Bu hastalık toplum içinde oldukça yaygındır.
Tabii ki yaş hipo veya hipertiroidizm durumlarından iyileşme sürecini etkileyebilir. Yaşlı hastalarda hipotiroidizm de mevcutsa verilecek tiroid ilaç dozunun ayarlanmasına çok dikkat edilmelidir. Bu hastanın iyileşme süreci de çok kısa olacaktır.
Oldukça ender bir durumdur ve yaklaşık 30 vaka bildirilmiştir. Gerçekte doktorlar, tiroksin tedavisi alan hastalardan serum tiroksin düzeyi isterler ve bunu yüksek bulurlar. Ancak aslında güvenilir olan serum triiyodotironin düzeyidir. Eğer serum triiyodotironin seviyeleri normalse hastanın şikayetleri tiroksin dozuna bağlı değildir. Tiroksinin bir süre vücutta sessiz kalıp sonra aniden aktivite göstermesi normal bir durum değildir. Tiroksinin vücutta sabit bir yıkılım hızı vardır ve bu kolaylıkla değişmez.
Eğer yeteri miktarda tiroid hormon tedavisi alıyorsanız eski halinize gelebilmeniz yaklaşık olarak altı haftalık bir süreyi bulur. Hastalar tedavilerini kendilerini iyi hissedip hissetmemelerine bağlı olarak değil doktorlarına yaptırdıkları kan testlerinin sonuçlarına göre ayarlatmalıdırlar.
Florid halojen benzeri bir maddedir. Ve tiroid bezi tarafından kolaylıkla alınır. Tiroid bezi ile çok fazla etkileşime girmez ve hipotiroid olan bir kişinin florid almasında bir sakınca yoktur.